Tekstilde ülke olarak dünyada bir marka haline gelindiğini vurgulayan Kileci, “Dünyanın en büyük markaları üretimini Türkiye’de yaptırıyor. Oyuncular yer değiştirebilir ama tekstildeki Türkiye algısı değişmez. Tekstil hâlâ Türkiye’nin en büyük sektörlerinden birisi. İş yapış modelimizi revize etmeliyiz. Katma değerli işler yapmalı, işin emek yoğun tarafında başka ülkelerle işbirliğine gitmeliyiz” şeklinde konuştu. ‘EN İYİ BİLDİĞİMİZ İŞ’ Tekstil ile birlikte hazır giyim, halı ve deri sektörlerini de düşünmek gerektiğini ve bu sektörlerin toplam ihracat hacminin Türkiye’de ikinci sırada yer aldığını belirten Kileci, “Bu işten asla vazgeçmemeliyiz. Çünkü bu bizim Ata’dan kalma en iyi bildiğimiz işlerden biri ve çok önemli yatırımlarımız var” dedi. Daha önce 35 milyar dolarlık ihracat seviyesine ulaşan bu dört sektörün, bugün 31-32 milyar dolar bandına gerilediğini hatırlatan Kileci, bu düşüşün sadece Türkiye’ye özgü olmadığını, tüketim alışkanlıklarındaki değişiklikler nedeniyle küresel ölçekte tekstil sektöründe yüzde 11-12’lik bir daralma yaşandığını söyledi. Kileci, Türkiye’deki daralmanın yüzde 7-8 seviyelerinde kaldığına dikkat çekti. Kileci, sektörde fayda-maliyet analizi yapılması gerektiğini belirterek, şöyle devam etti: “Dönüşüm sağlamalı, işçilik maliyetlerimize göre işimizi revize etmeliyiz. Bu sadece üreticinin, sanayicinin, ihracatçının yapacağı bir şey değil. Destekler, projelerle bir strateji belirleyip uzun vadede bu dönüşümü sağlamamız gerekiyor.”
