Daha sonra İtalyanlar arasında ‘Il Turco’ lakabı takılan ve doğma büyüme İstanbullu bir İtalyan olan Vittorio Zagaia’ya göre ise, dünyada ‘fitness aletlerinin Ferrari’si’ diye nitelendirilen Technogym’in başarısının ardındaki nedenlerden biri ‘sektörün eğitimine öncelik vermekti.’ Ama asıl büyük etki Tükiye’de özellikle pandemi ile birlikte büyüyen sağlıklı yaşam, esenlik trendinin hızlı tırmanışı oldu. Elbette buna bağlı olarak da spor dallarına olan ilginin artması büyük bir sektör yarattı. Geçtiğimiz günlerde Akadlar’da bir araya geldiğimiz Zagaia ile fitness alanındaki büyümenin nasıl bir endüstri oluşturduğunu konuştuk. “Technogym, İtalya merkezli ama tüm dünyanın yakından takip ettiği bir firma. Çünkü teknolojiyi sporun içine dahil etti. Ne yazık ki bu alanda teknolojiden çok fazla yararlanılmıyordu. Bu yüzden biz Türkiye’de önce spor koçlarına eğitimler verdik. KKTC ve Türkmenistan da bize bağlandı. 112 ülke içinde ciro ve uygulamada ilk beş pazar arasında yer alıyoruz. Yaşlanan nüfusla birlikte bu alanın daha da büyüyeceğine inanıyoruz” diyen Zagaia, Türkiye’de özellikle kurumsal ve bireysel tarafta büyük bir talep olduğunun altını çizdi. 250 MİLYAR DOLARLIK SEKTÖR Technogym gibi fitness ekipmanları satan bir şirket üst üste beş kez Davos’a konuşmacı olarak neden davet edilir? Zagaia, soruyu yanıtlarken wellness endüstrisinin geldiği noktayı da özetlemiş oldu: “Çünkü bu şirketin yaptığı satış iş dünyasında önemli bir trendi ortaya koyuyor. Bu öyle bir durum ki iyi yaşam; global sağlık harcamalarından işgücü verimliliğine, zihin sağlığına kadar her alanı etkiliyor. Ve artık direkt ekonominin konusu. Technogym, en büyük global 100 şirketin bulunduğu bir grubun içinde. Bu şirketler çalışanlarının esenliği için mimarlara spor salonu yaptırıyor. Yetenekleri tutmanın artık yollarından biri de bu. Bunun dışında hastaneler, ordu, okullar her yerde bu alana yatırım var. 250 milyar dolarlık bir sektör ve katlanarak büyüyor.” Peki Türkiye’de durum nedir? Zagaia, başlarda uluslararası şirketlerle gelen cihaz taleplerinin son yıllarda yerli, küçük firmalara kadar yayıldığını söyledi. Türkiye pazarını ise şöyle özetledi: “Pazarın yüzde 30-40’ını oteller ve tatil köyleri oluşturuyor. Sonra fitness kulüpleri geliyor, iyi yatırım yapıyorlar. Sonra şirketler, kurumsal müşteriler var. Ve sonra da bireysel alımlar geliyor. Burası da yüzde 25-30’larda. Genellikle evlere bir fitness odası isteniyor. Örneğin bütün mega yat üreticileriyle çalışıyoruz. Müşterilerimiz iş dünyasının üst düzey isimleri.” Fiyatlara bakıldığında 5 bin dolara da ekipman var 35 bin dolara da. Zagaia’ya göre bireysel pazar Türkiye’de büyümeye devam edecek.
