Turkcell’in sürdürülebilirlik vizyonunu ve bu alanda yürüttüğü projeleri öğrenebilir miyiz? Türkiye’nin lider teknoloji şirketi ve mobil operatörü Turkcell olarak attığımız her adımın ve tüm iş süreçlerimizin çevreye olan etkilerini gözetiyoruz. Bu anlayıştan hareketle, enerji verimliliği ve sürdürülebilirlik, şirketimizin çatı stratejilerinden biri olarak, işimizin her aşamasına dahil ettiğimiz bir yaklaşım. Çalışmalarımızı yenilenebilir enerji yatırımları, ekipman modernizasyonu, parametre optimizasyonu gibi birçok başlıkta sürdürüyoruz. Tüm faaliyetlerimizde çevremizde, toplumda ve işimizde olumlu bir iz bırakmayı hedefliyoruz. Bu konudaki sloganımız ise “Daha fazla bit, daha az watt.” Yenilenebilir enerji yatırımlarımızı sadece çevre dostu bir adım olarak düşünmüyor, aynı zamanda enerji ihtiyacımızı yönetebilmenin vazgeçilmez bir unsuru olarak görüyoruz. Sertifikalı yüzde 100 yenilenebilir enerji tüketmenin yanı sıra Turkcell Enerji şirketimizle yenilenebilir enerjiye yatırım yapıyor, yenilenebilir enerji de üretiyoruz. Tabii tüm bu adımların finansmanı da büyük önem taşıyor. Kısa süre önce Türkiye Kalkınma ve Yatırım Bankası ile 50 milyon Euro tutarındaki 6 yıl vadeli yeşil kredi anlaşması imzaladık. Bu kredi ile Turkcell’in öz tüketime yönelik farklı yenilenebilir enerji projelerine kaynak sağlayacağız. Ek olarak Bank of China ile de 30 milyon Euro tutarında ‘yeşil kredi’ sözleşmesi imzaladık. Kredi, uluslararası kabul görmüş Yeşil Kredi İlkeleri kapsamında Turkcell’in yenilenebilir enerji yatırımlarının finansmanında kullanılacak. BNP Paribas ile daha önce imzaladığımız ‘Sürdürülebilirlik Endeksli Kredi’ anlaşmamızda da tutarı arttırıp vadeyi uzatarak güncelledik. Bu kredi sayesinde bir taraftan karbon ayak izimizi azaltıp çevreye karşı olan sorumluluğumuzu yerine getirirken bir taraftan da finansman maliyetlerimizi düşürebileceğiz. Tüm bunlar, attığımız adımların ve yatırımlarımızın ne denli isabetli ve verimli olduğunu göstermesi açısından bizleri hem gururlandırıyor hem de motive ediyor. Turkcell Genel Müdürü Dr. Ali Taha Koç 2024 yapay zekânın sıçrama yılı oldu. Yapay zekâ temelli sürdürülebilirlik çalışmalarınız var mı? Global çapta bir çağ değişimine tanıklık ediyoruz. Bu makro değişimi tetikleyen unsurların başında ise elbette yapay zekâ geliyor. Tüm endüstrilerdeki iş yapış şekillerini sil baştan şekillendiriyor. Tam da bu nedenle yapay zekâ teknolojisi, ana odak alanlarımızdan biri. Yapay Zekâ İlkeleri’ni 2020’de oluşturmuş bir şirket olarak, bu teknolojiyi uzunca bir süredir tüm süreçlerimize, hizmet ve çözümlerimize entegre ediyoruz. Sürdürülebilirlik de bu alanlardan biri. Dijital bağlantı için altyapı sağlayarak, işletmelerin enerji kullanımlarını gerçek zamanlı olarak izlemelerini ve optimize etmelerini sağlıyoruz. IoT (Nesnelerin İnterneti) ve akıllı şebekeler gibi teknolojiler bu dönüşümün merkezinde yer alıyor ve endüstrilerin enerji tüketim modellerini izlemesine, verimsizlikleri azaltmasına ve nihayetinde karbon emisyonlarını düşürmesine olanak tanıyor. Bunun yanında, geliştirdiğimiz yapay zekâ destekli çözümler şebekemizdeki enerji verimliliğini artırıyor. Nesnelerin interneti temelli enerji verimliliği senaryoları sayesinde şirketler enerji verimliliklerini arttırıyor. Yapay zekâ temelli enerji çözümlerimiz de şirketlerin maliyetlerinde ciddi oranda tasarruf yapmalarına olanak tanıyor. Teknolojiden aldığımız güçle, sanayi devriminin yol açtığı iklim krizini yenmek için gerekli adımları atmaya devam edeceğiz. Sürdürülebilirlik projeleriniz uluslararası düzeyde de ödüller aldı. Yeni projelerinizi ve hedeflerinizi öğrenebilir miyiz? Türkiye’de telekomünikasyon ve teknoloji sektöründe, sera gazı azaltım hedefleri, Uluslararası Bilim Temelli Hedefler Girişimi (SBTi) tarafından onaylanan tek şirket konumundayız. Ayrıca Dünya çapında 20 binin üzerinde şirketin başvurduğu Karbon Saydamlık Projesi olarak bilinen CDP İklim Değişikliği Programından en yüksek not olan A notunu alan Türkiye’deki tek teknoloji ve telekomünikasyon şirketiyiz. Ayrıca dijital teknolojilerin iklim değişikliğiyle mücadeledeki kritik rolüne vurgu yaparak, dijitalleşmenin çevresel etkilerini azaltmak için tüm paydaşların iş birliği yapmasının önemini vurgulayan COP29 bünyesinde imzalanan “Green Digital Action” deklarasyonunun da destekçisiyiz. Önümüzdeki süreçte hedefimiz, 2030 yılına kadar enerji tüketimimizin tamamını kendi yenilenebilir enerji kaynaklarımızdan karşılamak. 2050’de ise net sıfır olmak. Bu doğrultuda yenilenebilir enerji yatırımlarımız büyük önem taşıyor. 2021 yılında satın alma işlemini tamamladığımız 18 MW kurulu güce sahip Karadağ Rüzgâr Enerjisi Santrali bu stratejinin ilk adımı oldu. Ayrıca 240 milyon dolarlık yatırımla, 7 ildeki 11 ayrı lokasyonda güneş enerjisi santralleri kuruyoruz. Arazi tipi ilk GES projemiz, Uşak’ta bu yıl içinde devreye alındı. 2026 yılının sonuna kadar toplam 300 MW kurulu güce sahip güneş enerjisi santrali inşa etmeyi planlıyoruz. Bu süre zarfında yapacağımız toplam yatırım tutarı ise yaklaşık 240 milyon doları bulacak. Böylelikle hem enerji maliyetlerimizi düşürmeyi hem de karbon salınımını azaltmayı amaçlıyoruz. 2050’de sıfır karbon hedeflerini inandırıcı buluyor musunuz? Sizce Turkcell bu hedefe ulaşabilecek mi? Çevresel sürdürülebilirlik vizyonumuzla, GSM sektörünün öncü kuruluşu GSMA Mobile Net Zero inisiyatifine katılan dünyadaki ilk 8 operatör arasındayız. Sürdürülebilirlik bizim için bir tercih ya da seçim değil. Tercihten öte sorumluluk. Bu bakış açısıyla tüm yatırımlarımıza yön veriyor, yol haritamızı bu prensipten hareketle şekillendiriyoruz. Bu anlayışla, enerji verimliliğimizi artırıyor, 43 milyon müşterimize sürdürülebilir çözümler sunuyoruz. Enerji verimliliği alanındaki çalışmalarımızı alternatif enerji yatırımları, ekipman modernizasyonu ve parametre optimizasyonu gibi başlıklarda sürdürüyoruz. 2050 net sıfır hedefimize doğru, 30 yıllık mirasımızdan aldığımız güçle ve Türkiye’nin Turkcell’i olmanın getirdiği sorumluluk anlayışıyla bu alanda emin adımlarla ilerlemeye devam ediyoruz. DİJİTALLEŞMEYE TAM DESTEK Dijitalleşmenin sürdürülebilir kalkınmadaki rolünü anlatabilir misiniz? Dijitalleşme, sürdürülebilir kalkınma hedeflerine ulaşmada önemli bir katalizör. Sürdürülebilir kalkınma; ekonomik büyüme, çevresel koruma ve sosyal eşitlik hedeflerini bir arada gerçekleştirmeyi mümkün kılmakla kalmıyor, bu hedeflerin entegrasyonunu kolaylaştıran araçlar ve çözümler de sunuyor. Farklı sektörlere dijitalleşmeyi ve teknolojiyi entegre edebilen ülkeler, aynı zamanda yüksek teknoloji üreten bir ülke olma konumuna da ulaşıyor. Bu da günümüzde ülkelerin hem ekonomik gücü hem de uluslararası rekabetçiliği için çok kıymetli. Turkcell olarak biz de gelişen teknolojiden; kaynak verimliliği, atık yönetimi, yenilenebilir enerji gibi başlıklar kapsamında en üst düzeyde yararlanıyoruz. Üretim sektöründe sunduğumuz Dijital Dönüşüm Danışmanlığı, Dijital Üretim İzleme, Verimlilik Takip ve Sıfır Karbon Salımı (sürdürülebilirlik) çözümlerimizle müşterilerimizin etkin üretim çalışmalarına destek sağlıyoruz. Organizasyonların dijital dönüşüm yolculuğunda, kurumların iş yapış süreçlerinin dijitalleşmesine yönelik tüm ihtiyaçlarını Turkcell Dijital İş Servisleri (DBS) uygulamalarıyla sağlıyoruz. Büyük veri ve yapay zekâ servislerimiz ile birlikte sahip olduğumuz dinamik ve gerçek veriler üzerinden anlamlı ve öngörü temelli analizler yapıyoruz. Üretim, perakende, e-ticaret, AVM, ulaşım, turizm, akaryakıt ve finans başta olmak üzere birçok sektöre yönelik sunduğumuz büyük veri servislerimizle müşterilerimizin stratejik karar alma süreçlerini kolaylaştırarak kârlılık ve verimliliklerini artırmalarına katkı sağlıyoruz.
‘Daha fazla bit daha az watt’

