Sarayın helva ustası bir dede ile başlayan, yangınlarla kesintilere uğrasa da İstanbul’dan vazgeçmeyerek zanaatını nesiller boyu sürdürmekte inat eden bir ailenin Londra’ya kadar uzanan başarı hikâyesi… İstanbul İstinye Park’ta bulunan Cafer Erol mağazasında, Türk kahvesi eşliğinde dinledim bu hikâyeyi Hakan Erol’dan. Hakan Bey, 1807’den bu yana var olmayı başarmış şekerleme markasının beşinci nesil temsilcisi. Ayakkabısında hâlâ, Londra’nın en pahalı caddelerinden Knightsbridge’in tozu varken bir araya geldik. DÖRDÜNCÜ NESİLDE HAREKETLENDİ Türkiye’de beş nesildir hayatta kalan şirket sayısı bir elin parmaklarını geçmiyor. ‘Şekerci Cafer Erol’ olarak uzun yıllar Kadıköy’de mütevazı bir dükkânda esnaflık yapan bu şirketin sessiz yaşamı, dört ve beşinci nesillerle hareketlendi. Sınırları aşmaya meraklı beşinci nesil Hakan Erol, Yönetim Kurulu Başkan Yardımcısı. Markaya adını veren Cafer Erol’un torunu. “Büyük dedelerimiz 1700’lerin sonlarında Osmanlı Sarayı’na kabul edilmiş. Taşköprülü Müftügiller olarak biliniyoruz o dönem. Dedemiz sarayda helvahane, şekerhane, tatlıhane gibi tatlı imal edilen bütün bölümlerde çalışmış. Sonra Kastamonu’ya dönmüş. Büyük dedemiz Mehmet Efendi 1807’de İstanbul’a gelerek bir şekerci dükkânı açmış. İstanbul yangınında dükkânını kaybettiği için yine memleketine dönmüş. Bu böyle sürüyor. En son 1935’te dedem Cafer Erol gelmiş İstanbul’a. Önce Eminönü, sonra da sırasıyla Beyoğlu ve Kadıköy’de şekerci dükkânı açmış. 1945’ten sonra yoluna Kadıköy’de tek dükkânla devam etmeye karar vermiş. 1965’te babam Nurtekin Erol işe başlamış” diye özetledi markanın geçmişini. BARCLAYS’IN YERİNE ŞEKERCİ Hakan Erol 1992’den bu yana aile işinde çalışıyor. Peki Londra’da Harrods’a nasıl komşu oldu? İşte yanıtı: “Pandemiden önce İş insanı Fatih Koca ve Prof. Dr. Ali Murat Soydan ile ortak yatırım yapalım dedik. Knightsbridge’daki ünlü Harrods mağazasının karşı köşesinde, o zamanlar Barclays Bank’ın bulunduğu yeri gösterdim. ‘Keşke burada olsa’ dedim. ‘Orayı hiçbir Türk markasına vermezler” dediler, güldüler. 10 ay kadar sonra bir haber okudum. Barclays Bank’ın Londra’da küçüldüğü yazıyordu. Hemen ortakları aradım. Yine ‘devretmezler’ dediler. Ama iki-üç hafta sonra emlakçı yerin devredileceğini söyledi. Teklif sunduk. Mal sahibi İspanyol. Bizi ciddi bulmadılar, finansal belgelerimizi istediler. Konkura çıkıldı, üç markaya kadar indik. Biri ünlü Cartier idi. Tam Paskalya dönemiydi. Mal sahibine bir palet ürün gönderdik. Planlar sunduk. İstanbul’a eşiyle gelsin diye bilet gönderdik. Gelmediler ama ‘tamam’ dediler.” Yıllık 1.2 milyon poun kirayla Harrods’a komşu olan Cafer Erol, bu yeni mağaza için 200 milyon TL’lik yatırım yaptı. İsmindeki ‘şekerci’ ibaresi artık yok. Sonraki plan nedir? Erol, “Londra’da beş-altı nokta daha açmak istiyoruz. Hedefim Londra çıkışlı bir marka olarak Amerika’ya da açılmak. Bir de Londra’da fabrika kurmak istiyoruz” dedi. 1950’li yıllarda Kadıköy’de o zamanlar adı ‘Altın Kanaat Şekercisi’ olan dükkânın önünde Erol ailesi. Cafer Erol (en sağda), emektar arkadaşı Hayrettin Tokmak (en solda) ve ortadaki çocuk da dördüncü kuşak Nurettin Erol. İSTANBUL’A YENİ FABRİKA Babası Nurettin Erol’un helva, lokum ve şekercilik zanaatının iyi ustalarından olduğunu belirten Hakan Erol, kendisinin de ata mesleğini iyi bildiğini söyledi. Üretim İstanbul’da, ürünlerin bir bölümü de buradan Londra’ya gidiyor. Ancak büyüme planlarına yeni kapasite gerek. Bu nedenle İstanbul Sancaktepe’de 8 bin 500 metrekarelik alana yeni bir fabrika kurma çalışmaları var. Hakan Erol, yeni fabrikanın 180 milyon TL’lik yatırımla hayata geçirileceğini belirtti. “Ben işimle aşk yaşıyorum” diyen Erol’a, “Peki ya altıncı jenerasyon ne durumda” diye sordum. Şu yanıtı verdi: “Benim üç kızım var. Büyük kızım 12 yaşında mutfakta çok iyi, işin üretiminde olur diye düşünüyoruz. Ortanca ise bence tam bir CEO özellikleri taşıyor. Onları sürekli üretime getiriyorum, işin içine dahil ediyorum. Tıpkı büyüklerimin bana yaptığı gibi. Bence iyi yetişiyorlar. Bu iş ailemizde kalsın istiyoruz. Şu anda bir fon ve bir de Ortadoğulu şirketten ortaklık tekifi var ama istemiyoruz.”
